AMACIMIZ NE?
Her şirket sitesinde vizyon ve misyon bölümleri olur. Dedik ki bizim neyimiz eksik. Aylardır tartışıyoruz, ancak vardığımız tek sonuç, vizyonsuz adamlar olduğumuz oldu. İki satır vizyonumuz ve misyonumuz yazısı yazamadık. Hayır, yazılanlara baktık ve imrendik, birçok şirket, insanlara sağlıklı hayat sunmak, insan hayatını kolaylaştırmak, insanları doğal ürünlerle korumak, çevreyi korumak gibi ulvi değerlere gark olmuş, bir an kendimizden utandık.
Peki ya biz ne yapıyoruz diye baktık, bir takım ürünleri satıyoruz ama ne mucize formüllerimiz var, ne tamamen doğal % 100 bitkisel ürünlerimiz var. Doa ürünleri türlü derde deva değil, saç bakım ürünlerimiz saç çıkarmıyor mesela veyahut yağlarımızdan sürenler, fotomodel olup ekranlarda arzı endam etmiyorlar.
Ne bir ünlünün güzellik sırrı elimizde, ne çığır açan patentli formüllerimiz var. Güzellik uzmanlarımız yok çubuklarıyla size bakmıyorlar, ABD’ den ithal de değiliz, dermo bilmem ne de. 3 ayda 7,62 cm uzatmadığımız gibi, sürdüğünüz yerde tüy de dökmüyoruz, hele hele ayda 10 kilo hiç verdirmiyoruz. Peki ya biz neyiz ne yapıyoruz, yemin ederiz çıldıracağız, bunların hiçbirisini yapamıyoruz, kendimizi bir işe yaramaz görmeye başladık, psikolojik tedavi almamıza ramak var.
Biz sadece saf ve ekstra kalitede ürünler satıyoruz. Ama ona bile inanmıyorlar. Yok, bu kadar ucuza olmaz diyorlar. Biz avm lerde değil de gönüllerdeyiz dedikçe, bir numara çevirdiğimiz iddiasında bulunanlar türüyor. Tabi az çok bu iddiaları ortaya atanların kim olduklarını tahmin edebiliyoruz. Kolay değil, devasa sektörel rantlardan vazgeçmek. Ama bizde vazgeçmeyeceğiz bu da açık.
NEDEN UCUZ?
Bu bize en çok sorulan soru, bunun ilk cevabı Doa Kozmetiğin iş yapış şeklinde gizli. Biz klasik iş modeliyle çalışmıyoruz. Klasik ticarette mal tedariki şu şekilde yapılır;
ÜRETİCİ
NAKLİYE
TOPTANCI
PAZARLAMACI
SATICI
TÜKETİCİ
Bu iş yapış şekli, bitmiş ürün aradaki bütün dağıtım ve reklam giderleriyle birlikte fiyatlandırılıp, bu ücret tüketiciden alınmaktadır. Klasik, ticaret anlayışı, bilişim dünyasındaki hızlı gelişmeyle birlikte yavaş yavaş tükeniyor. Dünya üzerinde mal ve hizmet dolaşımı hızlanıyor ve pazara meta arz etmek eskisi kadar bağlantı, sermaye ve operasyonel güç gerekmiyor. Peki, DOA Kozmetik ne yapıyor?
Biz hiçbir aracı kullanmadan direkt tüketiciye ürün satıyoruz, böylece fiyatlarımızı minimize edebiliyoruz. Ancak fiyat politikamızı belirleyen bir başka etmen, reklam ve ürün ambalajlarına fazla para harcamamamız. Biz reklam yüzü kullanmıyoruz dolayısıyla, aman da güzellik sırrım şu diyen bir ünlü yüzün aldığı yüz binlerce doları sizden almıyoruz. Bu reklamların yayınlanması için ödenen milyonlarca doların parasını da ödemiyorsunuz. Ambalaj etiket ve kutuya çok para ödemediğimiz için ürün başına birim maliyetimiz düşüyor. Dolayısıyla, ekstra kaliteli ürünleri size çok ucuza sunabiliyoruz. Bunu kullanıcılarımızın memnuniyetlerinden görebilirsiniz.
Bize AVM’lerden ulaşmıyorsunuz. Size internete erişebildiğiniz her noktada mal ve hizmet tedariki yapabiliyoruz. Dolayısıyla, yüksek dükkân kirası, dükkânda başınıza dikilip kullanın çok memnun kalırsınız diyen elemanın parasını ödemiyorsunuz.
Dünya üzerindeki kaynakların hızla tükendiğini hepiniz biliyorsunuz. Bu noktada tek suçlu gene insanoğlu, dizginsiz rant ve kar hırsı sonucu oluşan, üretim ve tüketim çılgınlığı gelecek nesilleri tehdit eder boyuta varmış bulunuyor. Son dönemin popüler konusu sürdürülebilir kalkınma olsa da, kimsenin rantlarından ve plazalarından vazgeçmeye niyeti yok.
Koca koca endüstri devleri, çevreye ve üretime dair sosyal sorumluluk projeleri üretiyorlar lakin bir ayağı havada kalan şeyler bunlar. Çünkü bir yandan devasa plaza ve avm inşaatları daha fazla tüketim için devam ediyor. Geri dönüşüm, enerji verimliliği ve çevrecilik konularında, sürekli yeni yatırımlardan bahsediliyor. Ancak yeterli değil, çünkü aynı endüstri devleri biryandan tüketim toplumunu körüklüyor. Mevcut kaynakların verimli kullanımı elbette önemli, ancak asıl mesele, bu kaynaklar üzerindeki tüketim baskısını azaltmak, işte buna kimse yanaşmıyor.
Biz çok açık şekilde bulunduğumuz sektörde insanları sürdürülebilir bir tüketime davet ediyoruz. İnsan bedeni ve doğa üzerinde olumsuz etkileri bilinen hammaddeleri kullanmıyoruz. İnsanların güzelleşmek ve kişisel bakım adına dünya üzerinde yaşamsal faaliyette bulunan diğer canlılara doğrudan veya dolaylı yoldan zarar vermesine karşı çıkıyoruz. Bütün üretimimizi de buna göre planlıyoruz.
Biz önce bir kirlilik ve hastalık korkusu yayıp, bunun ardına organik pazar stratejileri yaratanlara, üretilen mal ve hizmeti ederinden kat ve kat pahalı satanlara karşı çıkıyoruz.
Biz az gelişmiş ülkelerdeki ekolojik üretimin yok pahasına yoksul köylülerden alınarak, lisanslanmasına, patentlenmesine, sertifikalanmasına ve ardından bu ürünlerin fahiş fiyatlarla sadece gelir seviyesi yüksek insanlara satılmasına karşı çıkıyoruz.
Biz üretilen mal ve hizmetlerin, gelir seviyesi yüksek belirli çevrelerce tüketilmesine karşı çıkıyoruz. Biz daha fazla tüketim adına çevrenin kirletilmesine, dünya üzerinde yaşamsal faaliyette bulunan canlıların zehirlenmesine karşı çıkıyoruz.
Çünkü biz bu dünyanın üzerinde yaşayan canlılara ait olduğuna ve sırf değişim araçlarına sahip diye birilerinin daha üstün olmadığına inanıyoruz.